3 Mayıs 2020 Pazar

ŞEYH ŞAMİL


Dünya tarihinde tarihe yön veren kişiler ve tanınmış kimseler biz okuyucuların dikkatini hiç şüphesiz karakterleriyle, liderlik zamanlarında aldıkları kararlarla, mücadeleci olmalarıyla veya bu söylediklerimin tam tersi olmalarıyla çekebiliyor.
    Bir tarih meraklısı olarak; tarihi şahsiyetlerde benim dikkatimi çeken ise zor durumlarda mücadeleci olması ve her ne durumda olursa olsun doğru kararlardan şaşmamasıdır. Elbette tarihimizde bu konuda dikkatimi çeken sayısız kahramanlar var. Fakat bu şahsiyetlerin arasında Kafkas Kartalı Şeyh Şamil’i kendimce anlatmayı uygun buldum.
Şeyh Şamil 26 Haziran 1797’ de Dağıstan’ ın Gimri köyünde doğdu. Eğitimini ileride kayınpederi olacak olan Nakşibendî şeyhi Cemaleddin Gazi-Kumuki’den dinî ilimleri tahsil etti. Bu zamanlarda ileride gaza hareketlerinin başına geçecek olan 1. İmam Gazi Muhammed ile arkadaş oldu. Çocuk yaşlardan gençliğine kadar hadis, fıkıh, tefsir, tasavvuf, Kur-an derslerinin yanı sıra tarih, edebiyat ve fen bilimleri dersleri de aldı.
    Eğitimini tamamladıktan sonra Kafkasya Müslümanlarının Ruslara karşı gaza hareketlerine katıldı. Bu gaza hareketlerinin başında ilk başlarda Şeyh Mansur adında birisi vardı. O öldükten sonra bir süre başsız kalan Kafkas halkının başına Şeyh Şamil’in de yakın arkadaşı olan Gazi Muhammed geçmiştir. O alim ve cesur bir liderdi. Bu sıralarda Şeyh Şamil de seçilen 1.İmam Gazi Muhammed’in danışmalığını yapıyor, çocukluk arkadaşına yoldaşlık ediyordu. Zaman Ruslarla mücadele ile geçerken Gazi Muhammed 1832 de savaşta şehit düşmüş, Şamil de ağır yaralanmıştı. Bir süre gazadan uzak kalan Şey Şamil iyileştiğinde ilk işi kazaya bıraktığı namazlarını kılmak olmuş.
    Gazi Muhammed şehit olduktan sonra müritler şüphesiz başa Şamil’i getirmek isterlerdi. Fakat Ağır yaralı olduğu ve uzun süre başsız kalmamak için 2. İmam olarak başa Hamzat Bey’i getirdiler. Gazi Muhammed’ den liderlik sancağını alan Hamzat Bey gaza hareketlerini sürdürdü. Ama 1834 yılında suikaste uğrayarak öldürüldü.
    Bu sıralar iyileşen Şeyh Şamil halk ve ulema tarafından 3.İmam olarak seçildi. Her zaman İslamiyet’in hükmüne göre karar verir ve işlerini ona göre icra ederdi. İradeli, adaletten taviz vermeyen, askeri stratejileri iyi bilen, mücadeleci bir liderdi.1834’ten 1842 yılına kadar yaptığı mücadele ile Ruslara kök söktüren Şeyh Şamil Çeçenistan ve Dağıstan halklarının tek lideri oldu.
    Rus Çarı I. Nikola 1843’te General Neidhandt’ a bir emir gönderip Şeyh Şamil’in gücünü kırmasını istemiştir. General yenilerek bu emri yerine getiremeyip görevinden alınmıştır. İmam bundan sonra sayıca üstün olan Ruslar karşısında bütün Kafkasya’da birlik olmak amacıyla Kafkas halklarını birleştirmeyi başardı ve bu direnişte başarılı oldu.
   Bu birlik hareketini Kafkasya ile sınırlı tutmayıp 1853’te Osmanlı Sultanı Abdülmecid’e mektup yazıp Ruslara karşı beraber hareket edilmesi için çağrıda bulundu. Bu nedenle olmayabilir ama 1853-1856 Kırım Savaşı (Osmanlı-Rus) meydana geldi. Bu savaşın asıl amacı Osmanlı İmparatorluğu ile beraber Birleşik Krallık, Fransa ve Piyemonte Sardinya’nın Rusları Avrupa ve Akdeniz dışında tutmaktı. Bu ortak bir amaçtı tabi. Bunun yanı sıra Osmanlı İmparatorluğu’nun amaçlarından birisi de Rusların; Kafkaslarda, Kırım’da ilerlemesini durdurmak ve oradaki Müslüman halkı korumaktı. Ruslara karşı olan bu direnişte Kırım ve Kafkas halklarına yardım etmek gibi bir amaçları da vardır. Kırım Savaşı’nda Şeyh Şamil Rusların seferberliğine darbe vurmuş ve Rusların savunmada kalmasını sağlamıştır. 1854’te Osmanlı İmparatorluğu Şeyh Şamil’e Dağıstan Serdar-ı Ekrem’i ünvanını vermiştir.
    Savaş bittikten sonra Ruslar Prens Baryantinsky önderliğinde tekrar saldırıya başladılar. Bu ağır saldırılar kadın, çocuk demeden herkesin ölümüne sebep oldu. Yıllardır Ruslarla mücadele eden ve onu yakalamak için görevlendirilen komutanları görevlerinden aldırtan, ölümlerine neden olan Şeyh Şamil düşman tarafından abluka altına alınmıştı. Yiyecek ekmek ve içilecek su bulunamayana kadar direnişini sürdürdü. Yanındaki halk artık teslim olmayı düşünüp bu şikayetlerini dile getirdiler. Şeyh Şamil’de “Herkim teslim olalım lafı ederse 40 kırbaç vurulacak.” Demiştir. Bunu duyanlar Şey Şamil’in annesine gidip yalvarmışlar. Annesine ceza kesemez diye düşünmüşler. Annesi de halkın bitap haline dayanamayıp oğluna gidip teslim olalım demiş. Bu sözlerin cezasının ne olduğunu oradakilere anlatıp “Fakat annem yaşlıdır. Bu cezayı kaldıramaz. Onun varisi olduğum için cezasını bana kesin.” Der ve Şeyh Şamil kendisini kırbaç cezasına çarptırır. Bu kadar adaletli ve Ruslarla mücadelesinde teslim ol uyarısına karşılık “Bu uğurda bütün evlat ve ayalimi kılıçtan geçirseniz, en son müridimi yok etseniz, tek başıma ve son nefesime kadar sizinle yine dövüşeceğim. Son sözüm budur.” Diyerek kararlılığını sürdürmüştür. Fakat sayıca çok olan düşman karşısında yanında az kimseler kalana kadar savaşmış ve sonra teslim olmak zorunda kalmıştır. Ekseriyeti kadın, çocuk ve yaşlılar kalmıştır.
    Maiyetiyle birlikte teslim olan Şeyh Şamil’e Ruslar çok saygılı davranmışlardır. Usul gereği esir edilenin kılıcı alınacakken kılıcını almamışlardır.
    Otuz yıldan uzun süredir Ruslara karşı Kafkas halklarını korumakta liderlik eden Şeyh Şamil’in verdiği bu mücadele Dünya Harp Tarihi’ne adını altın harflerle yazdırmıştır.
   Esaret süresinde gereken saygıyı göstermişler ve herhangi onur kırıcı bir davranışta bulunmadıkları kaynaklarda geçmektedir. Yanına bir yardımcı olarak verilen Rus yanında her zaman para kesesi taşırmış ve Şeyh Şamil ‘in gezerken yardıma muhtaç olarak gördüğü kimseleri işaret etmesi ile o kimselere sadaka dağıttığı da bilinir.
    Ne kadar saygılı davransalar da Kafkas Kartalına esaret çok ağır geliyordu. Rus Çar’ı II. Aleksandr’ a hac görevini yerine getirmek istediğini ve bunun için izin istediğini belirtti ve bu isteği kabul edildi. (1869)
   Hacca gitmek için ilk önce Sultan Abdülmecid’ i ziyaret etmek amacıyla maiyetiyle İstanbul’a geldi. Büyük bir coşkuyla karşılandı. Çünkü onun namını duyan bütün Müslümanlar onu seviyordu. Sultan Abdülmecid ile görüştü. Bir kaynağa göre Sultan Abdülmecid ile sohbetlerinde; Sultan Şeyh Şamil’e “Bunca imkansızlıklarla 25 yıl kafirlerle mücadele ettin. Bütün savaşlara katılıyor muydun? Yoksa bu zaferler senin kumanda kabiliyetin yüzünden mi oldu?”
Diye sorunca Şeyh Şamil ayağa kalkarak üstünü çıkarttı. Padişah Şeyh Şamil’in sırtında ve göğsünde 40 tan fazla ölümcül yara izi olduğunu görünce gözyaşlarına boğulduğu ve tahtını göstererek bugün burada onun oturmayı hak ettiğini yazar.,

25 Ocak’ta hac vazifesi için İstanbul’dan ayrıldı. Mekke’ye vardığında İstanbul’da olduğu gibi herkes onu görmek istiyordu. Onu görmek için Kabe-i Muazzama’ nın üzerine çıkarttılar. Sonra Peygamber Efendimiz’ i ziyaret etmek için Medine-i Münevvere’ ye geçti. 1871 yılında Medine’ de Vefat etmiştir. Mezarı Cennetü’l Baki kabristanındadır.
    Hangi devirde olursak olalım zalimlere karşı Şamillere ihtiyacı olan bir dünyada yaşıyoruz. Rabb’ im sayılarını arttırsın ve mekanlarını cennet eylesin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder