Dünya tarihinde tarihe yön veren kişiler ve tanınmış
kimseler biz okuyucuların dikkatini hiç şüphesiz karakterleriyle, liderlik
zamanlarında aldıkları kararlarla, mücadeleci olmalarıyla veya bu söylediklerimin
tam tersi olmalarıyla çekebiliyor.
Bir tarih
meraklısı olarak; tarihi şahsiyetlerde benim dikkatimi çeken ise zor durumlarda
mücadeleci olması ve her ne durumda olursa olsun doğru kararlardan şaşmamasıdır.
Elbette tarihimizde bu konuda dikkatimi çeken sayısız kahramanlar var. Fakat bu
şahsiyetlerin arasında Kafkas Kartalı Şeyh Şamil’i kendimce anlatmayı uygun
buldum.
Şeyh Şamil 26 Haziran 1797’ de Dağıstan’ ın Gimri
köyünde doğdu. Eğitimini ileride kayınpederi olacak olan Nakşibendî şeyhi Cemaleddin Gazi-Kumuki’den dinî ilimleri
tahsil etti. Bu zamanlarda ileride gaza
hareketlerinin başına geçecek olan 1. İmam Gazi Muhammed ile arkadaş oldu. Çocuk
yaşlardan gençliğine kadar hadis, fıkıh, tefsir, tasavvuf, Kur-an derslerinin
yanı sıra tarih, edebiyat ve fen bilimleri dersleri de aldı.
Eğitimini
tamamladıktan sonra Kafkasya Müslümanlarının Ruslara karşı gaza hareketlerine
katıldı. Bu gaza hareketlerinin başında ilk başlarda Şeyh Mansur adında birisi
vardı. O öldükten sonra bir süre başsız kalan Kafkas halkının başına Şeyh Şamil’in
de yakın arkadaşı olan Gazi Muhammed geçmiştir. O alim ve cesur bir liderdi. Bu
sıralarda Şeyh Şamil de seçilen 1.İmam Gazi Muhammed’in danışmalığını yapıyor, çocukluk
arkadaşına yoldaşlık ediyordu. Zaman Ruslarla mücadele ile geçerken Gazi
Muhammed 1832 de savaşta şehit düşmüş, Şamil de ağır yaralanmıştı. Bir süre gazadan
uzak kalan Şey Şamil iyileştiğinde ilk işi kazaya bıraktığı namazlarını kılmak
olmuş.
Gazi Muhammed
şehit olduktan sonra müritler şüphesiz başa Şamil’i getirmek isterlerdi. Fakat
Ağır yaralı olduğu ve uzun süre başsız kalmamak için 2. İmam olarak başa Hamzat
Bey’i getirdiler. Gazi Muhammed’ den liderlik sancağını alan Hamzat Bey gaza
hareketlerini sürdürdü. Ama 1834 yılında suikaste uğrayarak öldürüldü.
Bu sıralar
iyileşen Şeyh Şamil halk ve ulema tarafından 3.İmam olarak seçildi. Her zaman
İslamiyet’in hükmüne göre karar verir ve işlerini ona göre icra ederdi. İradeli,
adaletten taviz vermeyen, askeri stratejileri iyi bilen, mücadeleci bir
liderdi.1834’ten 1842 yılına kadar yaptığı mücadele ile Ruslara kök söktüren
Şeyh Şamil Çeçenistan ve Dağıstan halklarının tek lideri oldu.
Rus Çarı I. Nikola
1843’te General Neidhandt’ a bir emir gönderip Şeyh Şamil’in gücünü kırmasını
istemiştir. General yenilerek bu emri yerine getiremeyip görevinden alınmıştır.
İmam bundan sonra sayıca üstün olan Ruslar karşısında bütün Kafkasya’da birlik
olmak amacıyla Kafkas halklarını birleştirmeyi başardı ve bu direnişte başarılı
oldu.
Bu birlik
hareketini Kafkasya ile sınırlı tutmayıp 1853’te Osmanlı Sultanı Abdülmecid’e
mektup yazıp Ruslara karşı beraber hareket edilmesi için çağrıda bulundu. Bu
nedenle olmayabilir ama 1853-1856 Kırım Savaşı (Osmanlı-Rus) meydana geldi. Bu
savaşın asıl amacı Osmanlı İmparatorluğu ile beraber Birleşik Krallık, Fransa
ve Piyemonte Sardinya’nın Rusları Avrupa ve Akdeniz dışında tutmaktı. Bu ortak
bir amaçtı tabi. Bunun yanı sıra Osmanlı İmparatorluğu’nun amaçlarından birisi
de Rusların; Kafkaslarda, Kırım’da ilerlemesini durdurmak ve oradaki Müslüman halkı
korumaktı. Ruslara karşı olan bu direnişte Kırım ve Kafkas halklarına yardım
etmek gibi bir amaçları da vardır. Kırım Savaşı’nda Şeyh Şamil Rusların
seferberliğine darbe vurmuş ve Rusların savunmada kalmasını sağlamıştır. 1854’te
Osmanlı İmparatorluğu Şeyh Şamil’e Dağıstan Serdar-ı Ekrem’i ünvanını
vermiştir.
Savaş
bittikten sonra Ruslar Prens Baryantinsky önderliğinde tekrar saldırıya
başladılar. Bu ağır saldırılar kadın, çocuk demeden herkesin ölümüne sebep
oldu. Yıllardır Ruslarla mücadele eden ve onu yakalamak için görevlendirilen
komutanları görevlerinden aldırtan, ölümlerine neden olan Şeyh Şamil düşman
tarafından abluka altına alınmıştı. Yiyecek ekmek ve içilecek su bulunamayana
kadar direnişini sürdürdü. Yanındaki halk artık teslim olmayı düşünüp bu
şikayetlerini dile getirdiler. Şeyh Şamil’de “Herkim teslim olalım lafı ederse
40 kırbaç vurulacak.” Demiştir. Bunu duyanlar Şey Şamil’in annesine gidip
yalvarmışlar. Annesine ceza kesemez diye düşünmüşler. Annesi de halkın bitap haline
dayanamayıp oğluna gidip teslim olalım demiş. Bu sözlerin cezasının ne olduğunu
oradakilere anlatıp “Fakat annem yaşlıdır. Bu cezayı kaldıramaz. Onun varisi
olduğum için cezasını bana kesin.” Der ve Şeyh Şamil kendisini kırbaç
cezasına çarptırır. Bu kadar adaletli ve Ruslarla mücadelesinde teslim ol uyarısına
karşılık “Bu uğurda bütün evlat ve ayalimi kılıçtan geçirseniz, en son müridimi
yok etseniz, tek başıma ve son nefesime kadar sizinle yine dövüşeceğim. Son
sözüm budur.” Diyerek kararlılığını sürdürmüştür. Fakat sayıca çok olan
düşman karşısında yanında az kimseler kalana kadar savaşmış ve sonra teslim
olmak zorunda kalmıştır. Ekseriyeti kadın, çocuk ve yaşlılar kalmıştır.
Maiyetiyle birlikte
teslim olan Şeyh Şamil’e Ruslar çok saygılı davranmışlardır. Usul gereği esir
edilenin kılıcı alınacakken kılıcını almamışlardır.
Otuz yıldan
uzun süredir Ruslara karşı Kafkas halklarını korumakta liderlik eden Şeyh Şamil’in
verdiği bu mücadele Dünya Harp Tarihi’ne adını altın harflerle yazdırmıştır.
Esaret
süresinde gereken saygıyı göstermişler ve herhangi onur kırıcı bir davranışta
bulunmadıkları kaynaklarda geçmektedir. Yanına bir yardımcı olarak verilen Rus yanında
her zaman para kesesi taşırmış ve Şeyh Şamil ‘in gezerken yardıma muhtaç olarak
gördüğü kimseleri işaret etmesi ile o kimselere sadaka dağıttığı da bilinir.
Ne kadar
saygılı davransalar da Kafkas Kartalına esaret çok ağır geliyordu. Rus Çar’ı
II. Aleksandr’ a hac görevini yerine getirmek istediğini ve bunun için izin
istediğini belirtti ve bu isteği kabul edildi. (1869)
Hacca gitmek
için ilk önce Sultan Abdülmecid’ i ziyaret etmek amacıyla maiyetiyle İstanbul’a
geldi. Büyük bir coşkuyla karşılandı. Çünkü onun namını duyan bütün Müslümanlar
onu seviyordu. Sultan Abdülmecid ile görüştü. Bir kaynağa göre Sultan Abdülmecid
ile sohbetlerinde; Sultan Şeyh Şamil’e “Bunca imkansızlıklarla 25 yıl
kafirlerle mücadele ettin. Bütün savaşlara katılıyor muydun? Yoksa bu zaferler
senin kumanda kabiliyetin yüzünden mi oldu?”
Diye sorunca Şeyh Şamil ayağa kalkarak
üstünü çıkarttı. Padişah Şeyh Şamil’in sırtında ve göğsünde 40 tan fazla
ölümcül yara izi olduğunu görünce gözyaşlarına boğulduğu ve tahtını göstererek
bugün burada onun oturmayı hak ettiğini yazar.,
25 Ocak’ta hac vazifesi için İstanbul’dan ayrıldı. Mekke’ye
vardığında İstanbul’da olduğu gibi herkes onu görmek istiyordu. Onu görmek için
Kabe-i Muazzama’ nın üzerine çıkarttılar. Sonra Peygamber Efendimiz’ i ziyaret
etmek için Medine-i Münevvere’ ye geçti. 1871 yılında Medine’ de Vefat
etmiştir. Mezarı Cennetü’l Baki kabristanındadır.
Hangi devirde
olursak olalım zalimlere karşı Şamillere ihtiyacı olan bir dünyada yaşıyoruz.
Rabb’ im sayılarını arttırsın ve mekanlarını cennet eylesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder