7 Haziran 2024 Cuma

BİLİM VE DİN

    Bilimin gelişmesinde dinin önemi büyüktür.

    Dünya ve insan var olduğu günden bu yana yapılan birçok savaşlar medeniyeti ve insani gelişime ağır darbe vurmuştur. Yapılan bu savaşların nedenleri birbirine üstünlük sağlamadan, iktidar hırsı için yanıp tutuşan liderlerin tedbir amaçlı aşırı sert önlem almasından (güvensizlik),  iktidara gelmek için her yolu mübah görenler yüzünden ve bunların insana getirdiği ahlak, etik değerlerden ve erdemlerinden uzaklaşmak ile olmuştur.

    Bilim insanoğlunun Yaradan tarafından verilen akıl ve iradeyi kullanarak kendisine ve çevresine faydalar veya zararlar üretebilir. Faydalı bilim üreten kimselerin ancak Allah'ın emirlerinee ve yasaklarına uyan veya temelinde iyi insan olmayı öğütleyen ilahi mesajlar sayesinde tarih sahnesine çıkmaktadır.

Ancak bunun aksinde olan; kibirlerine ve iktidar hırslarına yenik düşen yalnız kendi ve egoist toplum fikirlerinin menfaati icabı hareket eden kimselerin etik kuralları düşünmesine gerek yoktur. Bu kuralları düşünmüş olsalar dünyada 21.yy' da bütün dünyanın gözleri önünde Filistin'de, Arakan 'da, Doğu Türkistan' da, Afrika' da dünyanın çeşitli yerlerinde kadın çocuk demeden katliamlar olmazdı. Bu katliamları yapan devletler ve fikirler kendilerini bilim yönünden geliştirip para elde etmiş, bu paradan aldığı güç ile kendini diğerlerinden üstün görmesine vesile olan bağnaz düşüncelerinin peşinde kullanmıştır.

   Maalesef ki "Büyük balık küçük balığı yener." mantığını dünyaya duyurmak istemişlerdir. Fakat bizlerin insan olduğunu kimse hatırlamamaktadır. Bu duruma kendilerini dünyaya medeniyet olarak tanıtan milletlerde destek çıkmaktadır. Avrupa ve Amerika vs. gibi.

    Hayatı her alanında ölçü ile yaşamak gerekir. Bilim insanoğlunun gelişmesi; Hak din ise bu gelişimin birbirimize üstünlük kurarak zarar vermememizi engeller. Mutlu, huzurlu ve birbirine saygılı toplumların oluşmasını sağlar.

  


  Premonoteizm kuramına göre insanların birbirine hoşgörülü, adaletli ve geçinmeleri için gerekli olan ahlak ve etik değerleri ancak tek tanrıya inanan peygamberlerin insanoğluna tebliğiyle yayılmış ve dünyada bu şekilde düzenin ilk adımları atılmıştır.( Bu kuram insanoğlunun ilk dini tektanrıcılık olduğunu savunur. Tek tanrıcılıkta sosyal hayattaki düzeni getiren kuralların oluğu bilinmektedir. Araştırmacıları: Andrew Lang, W.W. Schmidt, Conrad Presuss, Coppers.)

    Bilimin ve sanat, gelişmiş topluluklarda daha çok gelişmiştir. Çünkü bilim ve sanatın gelişmesi için yaşanılan yerin sorunu olmaması, güven içerisinde yaşanan bir hayat süren insanlar tarafından benimsenmiştir. İşte bu düzenin ilk adımlarını bize attıran Hak dine inananlar tarafından olmuştur. Yani bir diğer deyiş ile insanoğlunun bilimi öğrenip icra edebilmesi için uygun ortamı sağlamasında büyük etken olmuştur. Monoteist dinlerin mükemmeliyete ulaşmış şekli son ve hak olan dinimiz İslamiyet'tir. "İlim Çin'de bile olsa gidip  alınız." Hadisi Şerifi ve ilk ayetimiz " OKU. YARADAN RABB'İNİN ADIYLA OKU." Ayetinden İslamiyet' in bilime verdiği değeri anlayabiliriz.

    Gözümüzün gördükleri, elimizin hissettiği maddeler, kokusunu aldıklarımız, tattıklarımız ve duyduklarımızın getirdikleri her şey Allah'tandır.

22 Aralık 2018 Cumartesi

TÜRK DÜNYASINDA KADININ YERİ

    Biz Türkler bazı diğer milletler gibi kadını güçsüz ve onu kendimizden aşağı olarak hiçbir zaman görmedik.Aksine saygı ve sevgi duymamızın yanı sıra onları baş tacı etmiş ve sözlerine itimat etmişizdir.
   
    Türk Dünyasında kadına verilen önemin kanıtını ise bizlere M.Ö. 7.-3. yy da hüküm sürmüş olan Saka (İskit) Devleti vermektedir.

   Sakaların tarihinde dünyada alışılagelmişin dışında tarihinin bir bölümüne kadın hakan olan Tomris Han hükmetmiştir. Buradan kadınların erkeklerle eşit olduğu , meclislerinde söz verildiği ve adeta günümüz demokrasisinden izler taşıdığı açıkça görülmektedir.

   Sakaların ve dünyanın ilk kadın hakanı olan Tomris Han'dan biraz bahsetmek gerekirse;

   Tomris Han M.Ö. 6. y.y. da hükümdar olan kocası ölünce tahta geçer.Tahtının varisi bir oğlu vardır. Tomris Han kıvrak zekalı , savaş oyunlarını ve stratejisini iyi bilen kısacası her Türk gibi usta bir askerdir. Sakaların düşmanı olan Pers kralı Kirus kadın bir hükümdarın tahtta olduğunu duyunca kendisiyle evlenmesini ve ona biat etmesini ister. Tomris Han teklifi kabul etmemesi üzerine Persler savaş ilan ederler. Kirus, savaş meydanının ortasında tuzak amaçlı bir eğlence tertip ettirir.Tomris Han'ın oğlu eğlence yapılan çadırı basar ve persleri öldürür.Sonra Kirus,Tomris Han'ın oğlunu ve yanındaki askerleri yakalar ve öldürür. Bunun üzerine Tomris Han intikam yemini ederek şöyle der: "Kana susamış Kirus .Sen oğlumu mertlikle değil o içtikçe zıvanadan çıkartan şarapla öldürdün.Ama güneşe yemin ederim ki seni kanla doyuracağım."  Savaş alanını kendileri belirlemek için geri çekilen Sakalar düşmanlarını dar bir geçitte sıkıştırarak yenerler. Tomris Han yeminini tutarak Kirus' un kesik başını kan dolu bir fıçıya atarak ; "Hayatta kan içmeye doymamıştın şimdi seni kanla doyuruyorum." demiştir. 


    İslam öncesi Türk Dünyasında kadına gösterilen büyük hoşgörü İslamiyet ile müşerreflendikten sonra da devam etmiştir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)  "Karısına zulmedenin ahirette şikayetçisi ben olurum." demiştir. İslamiyet'ten önce kız çocukları diri diri toprağa gömülürken İslamiyet kız çocuklarını cehalet devrindeki zulümden alıp ayakları altına cenneti serecek kadar yükseltmiştir. 
   Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ' in ahirete hicret ederken söylediği son sözler  biz müslümanlara öğüt niteliğindedir. 

     -Namaz kılın.
     -Eşlerinize zulmetmeyin.
     -Hizmetiniz altında çalışanları ezmeyin.


    Tarihimizde kadına verilen önemden kısaca bahsettik.Günümüze dönecek olursak geçmişte olduğumuz gibi "Bizler kadına gerçekten değer veriyor muyuz?" sorusunu kendimize sormamız lazım.Cevabınız olumsuz mu? O zaman şunun üzerinde durmak gerekir;
    Bir insanın hayatını doğumdan ölüme kadar inceleyecek olursak eğer, en başta onu bir ana doğurur.Onu yetiştirmek için türlü cefalara katlanır.Çocuk dilini,karakterini,davranışlarını yakından gördüğü annesinden alır.Anneler ne öğretirse gelecek nesil olacak bireylerde onu öğrenir.Bir milletin geleceğini toplumun temel yapı taşı olan aileler kurtarır.İşte bu ailelerde yetişen çocuklar annelerinden iyi eğitim alırsa geleceğimizde de iyi eğitilmiş,ahlaklı,karakterli kişilerin sayısı artacaktır.Anne insanoğlunun ilk öğretmenidir.
 
    Bir de bu yazdıklarımın tersini düşünelim.Kadına değer vermediniz,aile olarak eğitimine destek vermediniz diyelim.Bu sefer en büyük kötülüğü en başta eşinize (veya küçükse çocuğunuza) sonra eşinizin yetiştirdiği evlatlarınıza, evlatlarınız da bu milletin geleceği olduğu için vatana yaparsınız.
 

    Tarihimize dönüp baktığımızda günümüz hukukundan , adaletinden , hoşgörüsünden izler taşıması bu milletin ne kadar yüce gönüllü olduğunu gösterir.Eğer kendimize örnek teşkil edecek bir karakter arıyorsak kendi tarihimize bakmamız yeterlidir.